1. ENRON HAKKINDA Enron 1985 yılında, doğal gaz dağıtımı yapmak için iki dağıtım firmasının bir araya gelmesi ile kurulmuştur. Bu birleşim ile ABD’ nin en uzun doğalgaz boru hattına sahip şirketi haline gelmiştir. Enron kuruluşundan 2001 yılına kadar geçen on altı yılda hem var olduğu piyasaları hem de ürün ve hizmet yelpazesini genişletmiştir. Bu bağlamda Doğu Avrupa, Afrika, Orta Doğu ve Asya gibi pek çok pazarda, doğal gaz boru hatları, elektrik, su ve bilgi iletim tesisleri başta olmak üzere pek çok işletmeye sahip duruma gelmiştir (Sağlar ve Kandemir, 2007, s. 23) (Atmaca, 2012, s. 193). Enron’ un piyasadaki algısı ve finansal raporlamalarının sonucu olarak ortaya konan şirketin başarısı ve ABD borsasındaki başarısı paralellik göstermektedir. Şirketin en karlı olduğu 2001 yılından en düşük değerli olduğu 2002 yılı arasındaki borsa performansı Şekil 1’ de gösterilmiştir. 2. ENRON SKANDALI Enron Skandalı olarak anılan ve Enron Şirketi’ nin iflas etmesi ile sonuçlanan olaylar zinciri temel olarak, şirketin olduğundan daha karlı gösterilmesi için muhasebe kayıtlarında yapılan hileler ve bu hilelerin denetim şirketi Arthur Andersen tarafından gizlenmesi olarak özetlenebilir. 2.1 Skandala Giden Yol – Enron’ un Yaklaşımı Enron Skandalı’nda, muhasebe sisteminde gerçek olmayan, kanıtlanması zor ve geniş bir takdir yetkisinin kullanıldığı kayıtlar görülmektedir. Şirketin yaptığı uzun vadeli anlaşmaların muhasebe sistemine kaydedilmesi için olası kazançların o günkü değerlerine dönüştürülmesi gerekmiştir. Bu anlaşmaların varsayıldığı gibi gerçekleşmesinde ve maliyetleri konusunda sıkıntılar olmasına rağmen, nakit akışında bir problem olmadığı yönünde muhasebe kayıtları oluşturulmuştur (Sağlar ve Kandemir, 2007, s. 24-25). Enron ’un hizmet ve ürün çeşitliliği gün geçtikçe artmıştır. Fiziksel tesisler, ticaret operasyonları ve ulusal sınırları aşan, çok ürünlü iş modelinin karmaşık yapısı, var olan muhasebe sisteminin limitlerini esnetecek hale gelmiştir (Healy ve Palepu, 2003, s. 9). Atmaca (2012)’ ye göre şirket, finansal tabloların ve bunlardan oluşturulan raporların yatırım faaliyetleri için referans olarak kullanıldığını bildiğinden, karlarını olduğundan daha yüksek, borçlarını da olduğundan daha düşük göstermiştir. Bu hileli operasyonlara ek olarak Enron’ un karlılığını yüksek gösterebilmek adına muhasebe kayıtlarında pek çok karmaşık işlemin yer aldığı görülmüştür (s. 193). 2.2 Skandala Giden Yol – Bağımsız Denetimler Enron olayı ile ilgili yazılmış çalışmalara bakıldığında enerji şirketi ile beraber Arthur Andersen isimli denetim şirketinin de adının sıklıkla geçtiği görülmektedir. Bu olay kapsamında Arthur Andersen denetim firmasının Enron’ a hem dış denetçilik hem de iç denetçilik ve yönetim danışmanlığı hizmetlerini vermektedir (Sağlar ve Kandemir, 2007, s. 28). 2000 yılında, Arthur Andersen denetim işlerinden 27 milyon dolar kazanmışken danışmanlık faaliyetleri sonucunda 27 milyon dolar gelir elde etmiştir (Healy ve Palepu, 2003, s. 15). Arthur Andersen’ in müşterisi olan Enron’ u kaybetmemek için finansal tablolarda usulsüz değişiklikler yapmıştır (Sağlar ve Kandemir, 2007, s. 31). Atmaca (2012)’ ye göre Arthur Andersen’ in Enron için hazırladığı raporlarda problemli kayıtların fark edilmesine rağmen, raporlara yansıtılmadığı ve olumlu görüşlerde bulunduğu görülmüştür (s. 193). Arthur Andersen’ ın denetim faaliyetlerini hileli yapmasına yol açan bir ortam da ABD’ deki sistemdir. Büyük denetim firmalarının, ABD’ deki piyasayı ele geçirmesini engellemek için reklam ve sert rekabete izin verilmiştir ve denetim firmalarının denetim dışı gelirleri (danışmanlık), asıl işleri olan denetim gelirleri ile rekabet edebilecek seviyeye gelmiştir (Sağlar ve Kandemir, 2007, s. 28). Bu durum denetim firmaları üzerinde bir baskı unsuru olarak görülebilir. 3. SKANDALIN ETKİLERİ 3.1 Skandal Neden Bu Kadar Dikkat Çekmiştir? Enron olayının ekonomik ve toplumsal etkileri hem ABD’yi hem de dünyayı etkilemiştir. Bu skandal sonucunda ABD’ de 4.500, dünyada da 85.000 kişi işini kaybetmiştir, ABD’ nin ekonomisine etkisi ile tahmini olarak 64 milyar dolardır (Sağlar ve Kandemir, 2007, s. 22). Bu olayın kendisinin dikkat çekmek için yeterince büyük olmasına rağmen, bu kadar geniş ölçekli etkileri olan hileli kayıtların fark edilememiş olması piyasadaki tüm güveni zedeleme potansiyel sonucunu doğurmuştur. Enron’ un da aralarında olduğu mali tablolardaki hileler ve denetim problemleri sebebiyle ortaya çıkan skandallar sermaye piyasalarına, üst düzey yönetimlere, finansal raporlara, bağımsız denetim sistemine ve denetçilere karşı bir güven sorununa yol açmıştır (Dinç ve Cengiz, 2014, s. 222). Bu sebeple Enron olayına tekil bir örnek olmaktan ziyade, muhasebe ve denetim sistemindeki sorunların bir sonucu olarak yaklaşılmıştır. 3.2 Muhasebe ve Bağımsız Denetim Sistemlerine Etkisi Enron olayının sonuçlarının büyüklüğü ve skandalın oluşmasına imkân veren karmaşık ilişkilerinin ortaya konması, bu durumun bir sistem sorunundan kaynaklandığını göstermektedir. Bu sebeple ABD başta olmak üzere muhasebe ve bağımsız denetim sistemlerinde değişikliklere ve düzenlemelere gidilmiştir. ABD kongresi, Enron olayına benzer bir piyasa krizini önleyebilmek adına, 2002’ de Sarbane’s Oxley Hareketi adında bir manifesto ile kapsamlı iyileştirmeler ve ABD Menkul Kıymetler Borsası Komisyonu’nun (SEC-Securities Exchange Commission) kullanabileceği ek kaynakların verilmesi talebini dile getirmiştir (Arnold ve Lange, 2004, s. 763). Sarbane’s Oxley Kanunu, Enron skandalı ile kamuoyunda, sermaye piyasalarına karşı oluşan güven kaybını ortadan kaldırmak ve borsada işlem gören şirketlerin şeffaflık, dürüstlük ve mali tablolarını açıklamadaki sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak amacını hedeflemektedir (Dinç ve Cengiz, 2014, s. 222). ABD’deki bu gündem Avrupa ülkelerini ve Türkiye’yi de etkilemiştir ve bağımsız denetim sistemlerinde iyileştirme yapmalarına sebep olmuştur. Sarbane’s Oxley Kanunu bağlamında Avrupa Birliği üyesi ülkelerde çalışmalar yapılmıştır ve 2006 yılında denetim standartlarını belirleyen yeni bir yönerge çıkarılmıştır. Bu akımın da etkisi ile Türkiye’de 2011 yılında 6102 sayılı yeni Türk ticaret Kanunu’ndaki yükümlülükler ile sermaye şirketlerinde bağımsız denetim zorunluluğu getirilmiştir. Bu çalışmanın amacı piyasalarda bulunan şirketlerin şeffaflığının ve güvenilirliğinin güçlendirilmesidir. Bu düzenleme ile Kamu Gözetimi, Muhasebe Denetim Standartları Kurumu kurulmuştur. Yeni TTK ile bağımsız denetime oldukça önem verilmiştir ve şirketlerin kurumsallaşma, yaşamlarını sürdürebilme, rekabet gücü kazanımı, kamu güveninin oluşturulması ve şeffaflık konularına yaklaşımlarda uluslararası uyum fırsatı sunulmuştur (Köroğlu, 2015, s. 41). 4. SONUÇ/YORUMLAR Enron skandalı, şirketin gerçeği yansıtmayan finansal bilgiler ile oluşturulmuş mali tabloların, denetim firması Arthur Andersen tarafından bilinçli olarak olumlu görüş bildirmesi sonucunda oluşmuştur. Böylelikle hem kamuoyu hem de hissedarlar yanlış bilgilendirilmişler ve şirket olması gereğinden çok daha değerli ve karlı gösterilmiştir. Skandalın ortaya çıkması, hem Amerika’ da hem de dünyada etkili olmuştur. Olay sadece Enron ve Arthur Andersen aktörlerinden oluşan basit bir olay olarak değerlendirilmemiş, muhasebe ve denetim sistemindeki eksiklerin bir sonucu olarak değerlendirilmiştir. Böylelikle sistemi düzeltebilmek amacı ile ABD’ deki Sarbane’s Oxley Kanunu başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye’ de kamu otoritesinin uygulamaya koyduğu yeni düzenlemeler yürürlüğe girmiştir. Bu yeni uygulamaların temel amacı, hem finansal raporlar üzerindeki bağımsız denetim mekanizmasının etkin hale getirilmesi, standartlaşmanın sağlanması hem de kamuoyu açısından finansal piyasalardaki güvenin geri kazanılmasıdır. KAYNAKÇA
ARNOLD, B., LANGE, P. (2004). Enron: an examination of agency problems, Critical Perspectives on Accounting, 15: 751–765. ATMACA, M. (2012). MUHASEBE SKANDALLARININ ÖNLENMESİNDE İÇ KONTROL SİSTEMİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF Dergisi, 14(1): 191-205. BBC NEWS (2002). ENRON: Timeline- December 2001: Bankrupt, <http://news.bbc.co.uk/hi/english/static/in_depth/business/2002/enron/timeline/12c.stm>, (SGT: 06.03.2016) DİNÇ, Y., CENGİZ, S. (2014). Muhasebe Denetiminde Hata ve Hilenin Denetçi Etiği Açısından İncelenmesi: Enron Skandalı Örneği, Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 5(1): 221-236. HEALY, P. M., PALEPU, K. G. (2003). The Fall of Enron, Journal of Economic Perspectives, 17(2): 3-26. KÖROĞLU, Ç. (2015). TÜRKİYE’DE CUMHURİYETİN İLANINDAN GÜNÜMÜZE KADAR MUHASEBE DENETİMİ KONUSUNDA YAŞANAN GELİŞMELER, Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 8(3): 31-44. SAĞLAR, J., KANDEMİR C. (2007). Enron Olayı: Muhasebe Hilesi mi, Sistem Hatası mı?, Çukurova Üniversitesi İİBF Dergisi, 11(1): 20-39.
3 Yorumlar
Müfit bolat
4/3/2019 12:30:49 am
Bu olayı pratik etikle bağdaştırmak gerekirse nasıl yapmamız gerekir. Bununla ilgili kısa bişey paylaşabilirmisin benimle
Yanıtla
Ha
12/3/2019 10:27:39 am
Güzelce özetlediğiniz için teşekkür ederim.
Yanıtla
Müfit
1/4/2019 04:22:21 am
Enron olayının pratik etik açısından değerlendirilmesi nasıl olur kısa bi açıklama yapabilirmisiniz.
Yanıtla
Yanıt Ver. |
AuthorRIZA HORASAN ARŞİV
Ocak 2017
Kategoriler |